31 Mayıs 2012 Perşembe

deneme

Kuzenimin çocuğu bizdeydi bugün adı rüzgar 10 aylık bebek.Diyeceğim o ki;10 aylık bir bebeğin yaptıklarını tahmin edebilirsiniz yemek yemiyor,yerse hemen altını kirletiyor,mümkün olduğunca az uyuyor ve uyanık olduğunda da iki dakika yerinde durmuyor.Tabi bir de salya durumu var bebek salya üretme makinası gibi peki bu kız bize bunu neden yazıyor derseniz bugün toplumun bebeğe bakış açısına bir kez daha tanık oldum..olaya geçeyim ben en iyisi.Biz rüzgarla oyun oynarken rüzgar benim yüzümü,elimi kolumu salyaya buladı,beni öpüyormuş aslında sonradan fark ettim,neyse ben elimi yüzümü yıkamaya gitmeye karar vermiştim ki annem yıkama dedi bebek salyası yüze iyi gelirmiş,doğalmış ya=) tabi ben bir süre kıpırdayamadan yerimde durdum:) şimdi sorum şu acaba bebeğin dışkısı da işe yarıyor mudur hani doğal ya=)) irolin

Selcen demek..



İsminin anlamı ne diye çok soru geldiği için ismimle ilgili bir araştırma yapma gereksinimi duydum.
Birsürü tanım çıktı bu isimle ilgili ve bende birazını paylaşmak istedim:

-Öncelikle en yaygın gördüğüm 'kar tanesi' demekmiş.

-Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan'ın karısının ismiymiş.

-Ayrıca Dedekorkut masallarında Kan Turalı'nın aşık olup uğruna canını koyarak  aldığı hatun.
Bknz: hikayeyi aktarmak isterim;



Kanturalı ve Yiğit Hanımı Kanlı Koca isimli bir beyin Kan Turalı adında bir oğlu varmış. Bu oğul büyümüş ve delikanlı olmuş. Babası bir gün onu yanına çağırıp, kendisinin evlendirmek istediğini anlatmış. Kan Turalı, evlenmek istediği kızın kendisi gibi yiğit olması gerektiğini söylemiş. Babası da beylerini yanına alarak, ona uygun bir kız bulabilmek umuduyla bütün Oğuz yurdunu gezmiş. Gezmiş ama, oğluna uygun bir kız bulamamış. En sonunda Trabzon’a varmış.Trabzon Bey’inin hem çok güzel, hem de çok yiğit bir kızı varmış. Kızın da üç koruyucu hayvanı bulunuyormuş. Babası, kızını, bu üç hayvanı yenebilen kişiyle evlendireceğine dair söz vermiş. Bunları yenmeyi çok kişi denemişse de, başaramamış.Bu hayvanlar aslan, deve ve boğaymış. Kanlı Koca geri dönerek, durumu oğullarına anlatmış. Kan Turalı kırk yiğit arkadaşını toplamış, yedi gün yedi gece giderek Trabzon’a varmışlar. Kan Turalı’ yı gören Trabzon Bey’inin kızı Selcen Hatun onu çok beğenmiş. Kan Turalı da onu beğenmişKan Turalı’ yı büyük bir arenaya koymuşlar. Boğayı üzerine salmışlar. Kan Turalı, alnına vurduğu bir yumrukla boğayı düşürmüş, sonra da kuyruğundan kaldırıp yere vurmuş.Böylece boğayı yenmiş. Aslan arenaya çıkınca, Kan Turalı, Allah’a sığınıp alnına öyle bir yumruk vurmuş ki, o da düşüp yenilmiş.Sıra deveye gelmiş.Deveyi de,Allah’a dua ederek yere düşürmüş.Böylece üç hayvanı da yenmiş, Trabzon Beyi de kızı Selcen Hatun’u onunla evlendirmiş.Kan Turalı, Selcen Hatun’u alıp Oğuz yurduna doğru yola çıkmış.Yeşillik bir yere gelince dinlenmek üzere mola vermişler.Kan Turalı biraz yatıp uyumuş.O uyuyunca Selcen Hatun, etraflarında düşman olup olmadığını anlamak için ata binerek yüksek bir yere çıkmış. M eğer babası, kızını verdiğine pişman olup, peşinden bir ordu göndermiş.Selcen Hatun koşup durumu Kan Turalı’ ya bildirmiş ve birlikte orduyu bozguna uğratmışlar Oğuz yurduna sağ salim varmışlar ve çok güzel bir düğünle hayatlarını birleştirmişler. 

Kırk eşim kırk arkadaşım
Yüğrük (koşucu) olsa yarışsam
Hak Taala inayet eylese
Üç canavarı öldürsem
Güzeller sultanı sarı elbiseli Selcen Hatunu alsam
Babamın anamın evine dönsem
Hey kırk eşim kırk arkadaşım
Kırkınıza kurban olsun benim başım

*Fatih Sultan Mehmet'in süt annesinin ismi olduğunu söyleyenlerde var.



*Bu isimde markalarda var:
Selcen firması şarapları
Selcen Mimarlık
Selcen boya :D
Denizli'nin çal ilçesine bağlı belde.


* anlaşılması o kadar zor bir isimdir ki (?!), bu ismin sahipleri ne zaman biriyle tanışsalar 'adım selcen, see ee lee cee eee nee' diye uzun uzun açıklama yapmak zorunda kalırlar.   yazmışlar haha hakkaten öyle ha hecelediğim çok olmuştur söylerken.Halbuki gayet basit anlaşılmayacak bişe yok!



* osmanlı'da saflığı ve bekareti simgelemesi için kızlarına koyarlarmış bu adı.


Nese biraz açıklamış oldum.Seviyorum bu ismi .. (:   selly














30 Mayıs 2012 Çarşamba

Takdire Şayan Astrolog

Biraz Türk Astrolog Nuray Sayarı'dan bahsetmek istiyorum.Nuray yaklaşık 20 yıldır profesyonel anlamda astroloji ile ilgileniyor.Çoğumuz onu ekranlardan tanıyoruz sık sık programlara konuk oluyor.Evet bende ilk kez programın birinde gördüm ve o an bu kadının enerjisine inandım.Sonra takip etmeye başladım kitabını falan aldım okudum ve baya hoşuma gitti.Normalde konu astroloji olunca çok fazla yorumcu ön plana çıkma yolunda ve bunu bildiğim için pek dikkatimi çekmiyordu özellikle türk astrologlar!
Nuray'ın enerjisini ekrandan hissettim huzur veriyodu öncelikle.Sonra Allah inancından bahsediyodu ki burası çok önemli! İnancın astroloji ve hayatınızdaki etkisini anlatıyordu.Söylediği çoğu şeyi mantıklı buldum.Sadece burçlar değil hayata dair herşey..
Kitabında ımm neydi ismi hah 'İçindeki gücün sırrını keşfet 'de bir cümle vardı çok haklı buldum:
Hayatında cimrilik yapan sevgidede cimri olurmuş..


Kitabında aynı zamanda çakralardan da bahsetmişti ilgimi çekti.Ve tabi feng shui enerjisine inanan bir kadın.Evini ona göre dizayn etmiş.Aslında enerjiye çok inananlardanım.En basitinden arkadaşlarımızı seçerken bile aldığımız enerji doğrultusunda hareket ediyoruz.Yada bi işe çok heveslenirsiniz ama içinizde kötü bi his vardır yapmazsınız, ertelersiniz onun sizin hayrınıza olacağını düşünürsünüz buda enerjiyle alakalıdır.Herşeyin bir enerjisi vardır.Ve şunada inandım birşeyi yaparken artık 2 kez düşünür oldum çünkü iyi yada kötü yaptığım herneyse bana geri döndüğünü farkettim.Daha dikkatli olmayı öğrendim.Bu kadının bakış açısı bana çok şey kattı.Şimdilerde yeni bir kitabı da çıktı : 'Beyaz Mucizeler'.

En yakın zamanda temin edicem sizede kitaplarını okumanızı tavsiye ederim.Tarafsız olarak başlayın ve sonra siz karar verin iyi okumalar ..

selly

Dikkat !

Arkadaşlar gördüğünüz üzere yeni yapılanmaya başlayan ve özgün bir blog sayfası olma yolunda ilerleyen iki kankanın kurduğu siyamikizler grubu ile karşınızdayız.Grubu takip etmeniz önemle rica olunur.Face ve tweet kollarımız da sağ sütunda yer almaktadır, bizi ordan da desteklerseniz çok memnun oluruz ve ayrıca destek görürsek hızı arttırmayı da düşünüyoruz şimdiden teşekkürler..

İrem ve Selcen ( irolin & selly )

29 Mayıs 2012 Salı

fanfan

Aşkı korumaya çalışan bir erkeği ve aşkı bulmaya çalışan bir kızı anlatan FanFan, kişiyi kendi dünyasında bir seyahate çıkartıyor. Esas oğlan yani Alexandre ( Vincent Perez ) ve aşık olduğu kız FanFan ( Sophie Marceau ) arasında geçiyor film. Alexandre Fanfan’a aşık olur ve bunu da evlilik arifesinde yapması işleri kızıştırır. Bir yanda Alexandre’nin evleneceği kadın ve bir yanda Fanfan. Aslında çocuk her şeyi elinin tersiyle iter ve kıza sahip olabilir ama bakış açısı cinsel değil tamamen duygusaldır. Kendine söz verir. Hayatının sonuna kadar flört edecektir ve asla kızı öpmeyecektir. Böylelikle aşkın gündelik sorumluklarından kurtulacak ve kendilerini tüketmesini önleyecektir fakat ortada bir sorun vardır. Kız buna dayanabilecek midir? 


videoda görüleceği üzere alexandre fanfan ı o kadar çok seviyor ki evini fanfan ın evinin hemen yanına taşıyor,evleri arasındaki duvara ayna yaptırıyor,alexandre fanfanı görüyor ancak fanfan sadece aynayı görebiliyor,günler aylar birbirini bu şekilde kovalıyor..


izlemek için çok çaba sarfettiğim filmdir,sonunda izledim izlerken nirvanaya ulaşacakmışım gibi hissettim kendimi,izlediğim en güzel aşk filmlarinden biri,bulabilirseniz izlemenin tarafımca önerilir.irolin



28 Mayıs 2012 Pazartesi

one day


yenilerde izlediğim film,filmin olay kurgusu benim sevdiğim tarzda bugünü gösteriyor ve bugünden geçmişe gidip geçmişte yaşanılanları anlatıyor,sıkılmadan bir solukta keyifle izlediğim bir filmdir,tarafımdan şiddetle tavsşye edilir.

Hayatınıza yüzlerce insan girebilir,yüzlerce insanla birlikte olabilirsiniz ama aslında hep o vardır..Bu filmde ben iki kişinin hayatına bir çok insan girmesine rağmen birbirlerini hiç aldatmamalarını gördüm. irolin

27 Mayıs 2012 Pazar

Yanlış Alarm :D

bugün ne güldüm öle yaaa :D
nie derseniz arkadaşım tiyatroya çağırdı meğer bilette 27 haziran yazıyomuş şuanki tarih ne 27 mayıs girdik salona oturuyoruz hala farkında değiliz :Dd Bi grup çıktı yabancı.(bu arada seyircilerde yabancı bitek biz türk :D ) neyse Duyguya dedim hani tiyatroydu die öle sanıodum dedi bilete bakmasıyla yarılmamız bir oldu.Bu kadar olur yaa gül gül öldümm hayır adamlar klasik müzik yapıyo bozuntuyada veremiyorum nese ağırdan biraz dinledik çıktık :P
İşte onları çektiğim bi bölümm videosu  :


Boşluk..

Yarın önemli bi sınavım var ve ben sabahtan bu yana boş boş bakınıorum notlarıma.
İnsanın kafası rahat olmayagörsün hiçbirşeye odaklanamıyomuş.
Bari çalışamıyorum, ne yapsam faydasız slow bir şarkı koydum ,bloğa birşeyler karaliyim dedim.
Yazınca bi nebze iyi hissediyo insan deşarz oluyo sankii.
Az sonra tiyatroya gidicem biraz kafam dağılsın diye ama yararı olur mu bilemiyorum.
Böyle anlarda beni hiçbişe mutlu etmiyo!
İçimdekileri buraya dökmeye kalksam destan olur çıkar yazdıklarım.
Hep ileri bakmak istiyo bi yanım mantıklı olarak, doğru olarak. Bakıyorumda..Çok şeyi düzene soktum kendi adıma.Ama bi yanım hala geçmişimle mücadele ediyo kurtulamıyorum, atamıyorum..
Hazmedemediğim öle çok şey olduki zamanında gömdüm hepsini rest çektim, kaçtımm.Dirilecekler diye ödüm kopuyoo.
Sadece acı veren kısmı hatırladıkça ve bunu haketmediğimi düşündükçe işte bu hiçde adil değil!
'Önemsedikçe kaybettiğim insanlar var benim.İşte bundan nefret ediyorum'
Nefret etmekten de nefret ediyorumm..!
Herkes rahat olsun.
Kuş gibi olmak istiyorum artık..
İçimden geldiği gibi yaşamak..
Gerisi umrumda değill..!

selly

başlıksız

bu ablamız defalarca guınness rokorlar kitabına adını yazdırmış,en fazla piercing sahibi kadın.

Brezilyalı hemşire Elaine Davidson, dünyanın en çok piercing’ine sahip kadını. Vücudunda 6 bin 925 adet metal piercing olan kadının suratında 192 piercing bulunuyor. Davidson, ilk rekorunu 2000 yılının mayıs ayında kırmıştı. Vücudundaki 462 piercing’le Guinness rekorlar Kitabı’na ismini yazdırmayı başardı.Her geçen gün vücuduna yaptırdığı onlarca iğneyle rekordan rekora koşmak ve bu alanda bir ilk olmak istedi. Başardı da…Bugün vücudunun içinde bin 500, dışında tam tamına altı bin beş adet piercing’i var.




insanın bu kadar piercing i olunca yüzündeki kırışıklıklar da belli olmaz,o yaptığı nenem zamanında bile yapılmayan surat boyama teknikleriyle yaşını hiçbir şekilde ele vermez=) irolin

26 Mayıs 2012 Cumartesi

cadı kostümü

kostümün hakkını vermek lazım.
nerede benim elma sepetim,pamuk prenses beni bekler.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Alışveriş Delisi

Bunuda al şunuda al bunuda şunuda onudaa....
Çar çur har vur saçç deli gibi deli gibi al al al paralarıı paraları saç deli gibi deli gibi alll..

Şu son günlerde baktmda kesenin ağzını bi hayli açmışım.Gerçi son günlerde diyip vicdan rahatlatıyorum burda ama ben o keseyi hiç kapatamadım.Bi ara para biriktirme konusunda iradeli davranıyorum sandım ama yok arkadaş olmuyo e ihtiyaç hepsii napayım.Öğrenciyim ben tamam genelde öğrenciler açlıktan yakınır ama benim öle bi sorunum olmadı şükür ama yetmiyo yinede nasıl biriktirim?
Hepsi ihtiyaç nan vala;ya bi kere giyime çok gidiyo gördüm mü dayanamıyorum.Okadar alıyorum şuan hala hiçbişeyim yokmuş gibi hissediyorum.Çoğu kızda var gerçi bu ama bende biraz fazla sanırım.
Halbuki ne önemi var önemli olan iç güzellik demeyi çok isterdim gel gelelim ki  ruh aleminde yaşamıyoruz(recep kingsin) insanın kendine bakması da önemli bi yerde :D
Tamam giyimi geçtik e bunun parfumü,makyajı,kremleri ..
Diğer elektronik ihtiyaçlar,kitaplar falan..
Dışarda yediğimde,içtiğimde de çok gidiyoo.
Yani kısacası her türlü gider var.
Bu durum ne kadar böle sürer bilmiyorum ama bişeyide farkettim alışverişide seviyorum ya.Bu yakınılıp ama vazgeçilemeyen bişey.Bazı kronik ilişkilerde olduğu gibi :D
Herneyse alıyorum kardeşim napim giden gitmiştir ..
kaçtım bn hadii :pp selly

10 Mayıs 2012 Perşembe

biraz astroloji

Güneş Sistemi'ndeki planetlerin veya genel olarak dünya üzerindeki enerjilerin evrensel etkilerle şekillenmesiyle (makrokozmos), insanın ve insan topluluklarının (mikrokozmos) üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını yorumlayan bir düşünce sistemi, bir kültür ve yorum sanatıdır. Astroloji'nin matematiksel bir temele sahip olduğunu, Astronomi ile olan paralel çalışmalarında görebiliriz. Bu ise Astroloji'nin gerçek anlamda pozitif temellere dayandığını gösterir. Ayrıca Astroloji, yıldızların hareketlerini matematiksel olarak hesaplarken, etkin enerjileri oluşturabildiğini de kabul eder.

Astroloji hemen hemen insanlık tarihi kadar eski bir kehanet sistemidir. Her ne kadar son yüzyılda genel Astroloji anlayışı biraz değişmiş ve Astroloji'ye bilimsel bir görünüş verilmeye çalışılmışsa da Astroloji temelde bir kehanet, gelecekten haber verme sistemidir. Geniş anlamdaysa Astroloji insanın evren ve kozmik güçlerle olan ilişkilerini inceleyen, başarı ve başarısızlık oranlarını, hangi konularda şanslı, hangilerinde şanssız olduğunu anlamaya çalışan, hangi dönemlerde ne gibi kozmik etkiler altında kalarak, nelere uygun olduğunu araştıran bir sanattır ve bu sanat, Güneş Sistemi'mizdeki gezegenlerin, uydumuz Ay'ın, Güneş'in, Güneş Sistemi'mizin çevresinde bulunan takım yıldızların ya da başka bir ifadeyle burçların içindeki haraketlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek çalışan bir sistemdir.



burçlara göre ölüm şekilleri


8. Ev fiziksel ölüm koşulları hakkında önceden verilen bir bilgidir. Uzun lafın kısası, 8. Ev; doğum, ölüm, yeniden doğuş prensibini yönetir ve bizi nereden ve nasıl başlamamız gerektiği, eskilerden nasıl kurtulup; yenilere yer açacağımız, ilişkilerimizde ve işimizde nasıl bir sonra varacağımız, kıskançlıklara ve paraya karşı tavır ve bağımlılıklarımız, partner kaynaklarını ve tabii ki, seks hakkında bilgilendirir. 


Kısaca, 8. Evde konumlanmış burca, bu burcun yönettiği gezegene, 8. Evin yaptığı açılara ve 8. Evin konumlandığı gezegen(ler)e bakarak fiziksel ölüm şeklinizi -biraz da olsa- bulabilirsiniz                                                                                                                                       

  • Koç » Mars » ani, şiddetli, baş ve beyin bölgesi.
  • Boğa » Venüs » yavaş, genel olarak huzurlu, boyun bölgesi.
  • İkizler » Merkür » birden fazla neden olası, ruh sağlığı bozukluğu, akciğerler ve nefes.
  • Yengeç » Ay » muhtemelen ev ve ev çevresi, belki aşırı yemek yeme, mide bir faktör olabilir.
  • Aslan » Güneş » muhtemelen kalp sorunları, drama; problemler.
  • Başak » Merkür » mütevazi koşullarda, dramatik olmayan sakin bir ölüm, sindirim sistemi.
  • Terazi » Venüs » zor olmayan, kısa süren, belki bir böbrek problemi.
  • Akrep » Plüto » muhtemel olarak sınırlı, şiddetli bir ölüm, alkol problemi.
  • Yay » Jüpiter » yurtdışı, evden uzak, aşırı hoşgörüden de olabilir.
  • Oğlak » Satürn » yaşlılık, muhtemelen yavaş, dejeneratif ölüm.
  • Kova » Uranüs » ani, normal olmayan bir hastalık, az rastlanan virüsler sebep olabilir, kan problemleri.
  • Balık » Neptün » nedeni bilinemeyebilir, zehir, ilaç, intihar, hatalar.





irolin

True Blood 5.sezon

Ve nihayet True Blood hayranlarına müjde 5.sezon 10 Haziran Pazar akşamı HBO ekranlarında başlayacak.
İzlediğim tek vampir dizisidir, çok akıcı ilerliyor..

<< İşte 5.sezon fragmanı
Buda yayınlanan ilk posteri



selly

Roller Coaster

Nedir Roller Coaster ? Hız Treni ..
Lunaparkları çok severim.Lunapark deyince akla gelen ilk ne olur? Gondol,Ranger,Balerin,Atlı karınca,Dönme dolap vs..
Oysa hep hız trenini merak etmişimdir,filmlerde falan görürsünüz ne kadarda heyecan verici ki izlerken hayretler içinde bakıyorsunuz ve içinde o heyecanı,adrenalini yaşadığınızı düşünün..Müthiş
Ne yazıkki Türkiye'de yok varsada bi kaç tane küçük vardır.Onu da saymıyoruz :)

Hız trenini düşününce aklıma ilk Son Durak 3 geliyor.Trene biniyorlar ve raylar yerinden çıkıyor vagonlar ayrılıyor ve ölümler başlıyor ..Güzel seriydi ama sonları bozdu !

Neyse o büyülü trenden resimler sunalım ;















bincem bigünn(:  selly


                                                   Silinir yaşam o sert rüzgarlı kayalarında
                                                         Hayat gemisi yükünü alır sonra
                                             Aşksızlığın isyanlarına yelken açarken sonsuza
                                                Geride kalan sadece siyah tülüdür ardında..

              Ne de çok severim siyah tüllü elbiseyi (:  selly

9 Mayıs 2012 Çarşamba

nostalji olsun dedim

muhteşem ikili:babamın kaseti ve kalemi elime verip türlü nedenlerle(kasetin bozulmuş olduğunu düşündüğünde,gerilerde kalan bir şarkıyı dinlemek istediğinde,kaseti sadece başa sardırmak istediginde ya da sadece iş olsun diye) hadi şu kaseti bir sar demişliği çoktur

4 Mayıs 2012 Cuma

Bilardo;yıllarca öğrenmek isteyip de öğrenemediğim oyun,bana oyunu öğretecek olanların başına hep bir iş geld,birisi şehir dışına çıktı,birisi okulu bıraktı,birisi vefat etti.Öğrendim sonunda şimdi oynuyorum bizim eve çok yakın bir bilardo salonu var orda ki bilardocu emmi falan tanır beni gideriz arkadaşlarla ama şunu belirtmeliyim ki;bana bilardo oynamayı öğreten arkadaş artık türkiye sınırları içinde değil polonya ya gitti=) irolinn

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Bowling atalım dedik






TOUCH



Geçenlerde dikkatimi çekti bir kaç bölüm izleyim dedim  hoşuma da gitti farklı bi konusu var.
Konu; Dul olan Martin Bohm (Kiefer Sutherland), otistik olan ve konuşamayan 11 yaşındaki oğlu Jake ile zorlu bir hayat yaşamaktadır. Kendi dünyasında yaşayan Jake, babası Martin'in dahi kendisine dokunmasına izin vermeyen, kullanılmayan telefonları ustalıkla söküp parçalarını kullanabilen özel bir çocuktur. Okulda uyum sorunları yaşayan Jake ve babasına yardımcı olabilmek için, mesleğine yeni başlamış sosyal hizmet görevlisi Clea Hopkins devreye girer ve ailenin yaşamına dahil olur. Olaylar ise Martin'in, oğlu Jack'in özel bir yeteneğe sahip olduğunu anlamasıyla başlar. Jake'in özel yeteneği; olacak olayları önceden bilebilmesidir. Ancak bunları sözlerle değil sayılarla babasına aktarmaktadır. Artık Martin için sayıların sırrını çözme vaktidir. 



Oyunculara baktığımızda başrolde ünlü 
Kiefer Sutherland var.
Bu tarz gizem, piskolojik kurgu sevenler izleyin derimm..

1 Mayıs 2012 Salı

veeeee prison break;eger aksiyon dolu,her dakikasını nefesinizi tutarak izleyeceğiniz size kalp krizi geçirtebilecek kadar heyecanlanacağınız bir dizi arıyorsanızz işte tam o tanıma uyan dizidir.
3 kere izlemişliğim vardır diziyi,olayların sonunda neolacağını bilmeme rağmen hep heyean yaparım ilk kez izliyormuşum gibi.

Prison Break, abd yapımı bir aksiyon dizisi.Dizinin başrollerinde Wentworth Miller, Dominic Purcell, Sarah Wayne Callies, Amaury Nolasco yer alır.

Dizide abisi suçsuz yere hapise atılan Michael Scofield kardeşini kurtarmak için suç işleyerek kardeşinin bulunduğu hapishaneye giderek onu kurtarmaya çalışır.zekası ile dikkat çeken scofield aynı zamanda inşaat mühendisidir ve vücuduna hapishanenin haritasını dövme yaptırmıştır,uzun uğraşların ardından abisi ile hapisaneden kaçarlar.
hapisaneden kaçana kadar yaşadıkları olayları geçtim hapisaneden çıktıktan sonra başlarına gelen pişmiş tavuğun başına gelmez..ben şimdi anlatsam sayfalar yetmez diziden de tüyo veririm,zaten hali hazırda baya tüyo verdim.

harika bir dizidr,şiddetle tavsiye edilir irolin.
scofield ve dövmeleri=) ben scofieldi çok sevdim farklı bir insan onun gibisine rastlamak zor demiyeceğim çünkü hiç rastlamadım öylesine..

başımız sağolsun.

Bir süredir tedavi gördüğü hastanede kanser tedavisi gören tiyatro sanatçısı Cüneyt türel hayatını kaybetti.
Aktör, yönetmen, seslendirme sanatçısı Cüneyt Türel hayatını kaybetti. Bir süredir kanser tedavisi gören Cüneyt Türel, bu sabah İstanbul'da, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Türel için in 3 Mayıs Perşembe günü Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde tören düzenlecek. Türel'in cenazesi daha sonra Teşvikiye Camii'nde kılınacak cenaze namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda defnedilecek.

Cüneyt Türel, bu yıl 10 Mayıs ile 5 Haziran tarihleri arasında düzenlenecek olan 18.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali için Elim Elinde adlı bir gösteri hazırlıyordu.


bir tiyatro sanatçısı tiyatro sahnesinde hatırlanmalı bence.. irolin


hızlı işler

Hızlı ve öfkeli;hız tutkumdan mıdır yoksa vın diesel sevgimden midir bilmem çok sevdiğim film serilerindendir.Film de her türlü yasayı çiğneyerek,yarış yaparak ve araba tamir ederek hayatlarını kazanan bir grup insan yer alıyor.Aile bağları da beni her zaman etkilemiştir,tabi öyle geleneksel türk ailesi yok ama yinede birbirini gerçekten seven insanlar var.

En son hızlı ve öfkeli 5 rio soygunu çekilmiştir,tüm filmlerini izlemiş ve herbirini ayrı ayrı begenmişimdir.

Hızlı ve öfkeli dendiğinde benim aklıma belirli insanlar gelsede her zaman aynı kadro ile seyirci karşısına çıkmamamaktadırlar,ülkeleri ve oyuncuları değiştirerek farklı zevkler de sunuyor yönetmen seyircisine..

hızlı ve öfkeli de en sevdiğim kadro ancak aralarından bir çoğu ölmek suretiyle film den ayrılmışlarıdır. irolin

90'lı Yıllar'da Çocuk Olmak..





Geçmişimi,çocukluğumu hatırladım bi an.90'lı yılları..
Sonra kendimi ekran başında buldum.Dedim bari bloğa eskilerden kesitler aktarim de anılarımız canlansın.
Ozamanlara yani 90'lı yıllara dair hatırladığım en çok şey tasolar ve çizgi filmler..
Nasıl bir bağımlılıktı o yıllar taso biriktirmek.Mahallede en çok tasosu olan çocuğun bi havası olurdu.Herkes birbiriyle oynar ve en fazla tasonun ön yüzünü döndüren tüm tasoları alırdı. Bir keresinde 3 kişiydik çok iyi hatırlıyorum cipsten çıkan bir tasoyla yarışacak kişi arıyordum.ve arka sokaktan bir çocuğun tüm elindeki tasolarını almıştım tek bi tasoyla.O an ki sevincimi anlatamam.Tasoların hala bir kısmını saklıyorum.




Başka ne mi yapardık bizim mahallede herkes birbirini tanıdığı için akşamları da dışarıda oynamamız sorun olmazdı.Her akşam toplanır saklambaç,yedi kule,yakan top,sessiz sinema gibi oyunlar oynardık.
Saklambaçta saf bi arkadaşı seçer ebe yapardık sonra da saklanıyo gibi yapar geri gelmezdik gezerdik,ağaçlara tırmanır meyve koparırdık,sohbet ederdik aradan 1,2 saat geçtikten sonra dönerdik ebe pertt hehe :DD Yedikuleyi de çok severdim çok eğlenirdim.7 taş üst üste dizilir ve başında bir ebe bekler ve karşıdan bir grup teker teker topu atar taşları deviren olursa hepsi kaçmaya başlar ve ebe topla vurmaya çalışır vurulan da geri ebe oluyodu sanırım öle bişeydi.:) Ha bide çizgi çok oynardık kızlarlaa ama bu normal çizgide değil taş sürüklemeli çizgi çizgilere değdirmeden sürüklenen çizgi :DD baya uzun bir oyundu ama güzeldi.


Anlatacak çok şey var ama hepsini anlatmaya kalksam sayfalar yetmez :)
Birazda o dönemin çizgi filmlerinden bahsedelim;


Tom ve Jerry (benim en sevdiğimdi) ,Bugs,Duffy Duck,Tweety,Scooby Doo,Ninja Kaplumbağalar,Red Kit,Casper,Arı Maya,Heidi,Pokemon,Road Runner,South Park..


Tv'de bunlardan biri başladığı an zaman dururdu benim için dolapta ne varsa yanıma toplar büyük bir keyifle izlerdimm.Ne annem ne bir başkasını görmezdim bile dünyadan kopardım sanki :)


Dizilerine gelirsek en çok Ruhsar'ı hatırlıyorum hehe bayılırdım ona ya Mazhar'ın annesi Menkıbe Hanım vardı sürekli Mazhar'a Ruhsar'ı unutturmak için kızlar falan ayarlar evlendirmeye çalışırdı bide eleştirici türden atıfta  bulunurdu yok işte Ruşen amcanın oğlu şöyle olduda sen olamadın ... diye gidiyodu bu baya komikti :)


Yalan Rüzgarı,Cesur ve Güzel yabancı dizileri vardı jenerik müziği hala aklımda annem hep izlerdi :P
Süper Baba,Çiçek Taksi,Eyvah Babam,yine en heyecanla izlediğim Yılan Hikayesi




Müziklerden ;
Sezen Aksu-Hadi Bakalım
Yonca Evcimik-Aboneyim Abone
Tarkan-Ölürüm Sana
Yıldız Tilbe-Delikanlım
Çelik-Hercai
Serdar Ortaç-Karabiberim,Ben Adam Olmam,Yaz Yağmuru,Gamzelim..
Britney Spears-One More Time



90'ların giyim tarzınada bakarsak;
Yüksek bel pantolon,kolej yaka kazaklar,fırfırlı etekler,büyük çerçeveli gözlükler..
Sanırım o yılların modasına geri dönüyoruzz :)


En önemlisini unuttum oyuncaklarr :)
İşeyen adam vardı durun resmi atim size :D
Ha bide tabi tırmanıp kayan penguen :)
Lahana bebeğide unutmayalımm..






Şimdiki çocuklar hazıra alıştığı için pek kıymet bilmiyor.Biz daha bir titizlikle korurduk oyuncaklarımızı,eşyalarımızı ve daha uzun süre kullanırdık.Çizgi filmlerin değeri paha biçilemezdi şimdikiler sürekli pc başındaki oyunlarla başlıyor hayata.Sanal yani bizim oynadığımız hiçbir oyunun yerini tutamaz bunlar.teknolojinin ilerlemesi güzel birşey karşı değilim ama bence aileler bu konuda daha bilinçli davranmalı,sınır koymalı.Sonrada çocuk benden neden koptu al işte bu yüzden.
Herşeyin hep fazlasını daha daha çok fazlasını isteyen doyumsuz bir çocuğun ileride göstereceği hırslarından aileleri sorumludur.!


Neyse toplumsal mesajıda verdik benden bu kadar  işim gücüm var çok zaman harcadım burda anılarınızı biraz olsun canlandırabildiysem ne mutlu hadi adios amigoss ..selly